Sağlık meslek örgütlerinden istifa ve izin yasağına tepki: ‘Salgını yönetemeyerek sağlık çalışanlarının tükenmesine sebep oluyorsunuz’

Sağlık Bakanlığı’nın dün akşam 81 ile gönderdiği genelge ile hiçbir sağlık personelinin ‘her ne sebeple olursa olsun’ salgın döneminde görevinden istifa edemeyeceğini ve emeklilik işlemlerinin sınırlandırılacağını bildiren açıklaması, sağlık meslek örgütleri tarafından tepkiyle karşılandı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca imzasıyla yayımlanan genelgede, yaş haddinden emekli olacaklar ile malulen emekli olacakların dışında hiçbir personelin emekli olamayacağı belirtildi.

Genelge ile eşinin emekliye ayrılmasından ötürü atama, öğrenim durumuna dayalı atama, alt ve üst hizmet bölgelerine atama, karşılıklı yer değiştirme ve engelli durumundan yapılacak atamalar durduruldu.

Tüm personelin evlilik, ölüm, analık, hastalık ve refakat hariç yıllık izinleri ikinci bir emre kadar durduruldu.

Ayrıca bakanlık tarafından zorunlu olarak iller arası geçici görevlendirilen personelin derhal görevlendirildiği yere döneceği belirtildi.

Bakan Koca, bu düzenlemelerin “kamu sağlık hizmetlerinin kesintisiz, etkin, salgının yayılımının önlenmesi ve salgınla mücadelede her alanda yeterli sayıda ve mücadelede tecrübe kazanmış personel eliyle yürütülebilmesini teminen” yapıldığını kaydetti.

Genelgede ayrıca, salgınla mücadelede görev yapan sağlık çalışanlarını olası riske karşı korumak amacıyla tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli düzenlemelerin yapıldığı ve salgınla mücadele kapsamında birçok alanda gerekli tedbirlerin alındığı kaydedildi.

Ancak sağlık meslek örgütleri Bakan Koca ile aynı fikirde değil.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), hem salgının başından beri yanlış yönetildiğini hem de sağlık çalışanlarını koruyacak çeşitli tedbirlerin alınmadığını savunuyor.

TTB, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanları risk altındayken nitelikli koruyucu ekipman, yeterli sayıda test ve grip aşısı temin etmediğini belirtiyor, sağlık çalışanlarının hastayken bile çalışmak zorunda bırakıldığını ve hastalık izni aldıklarında ise maaşların kesildiğini söylüyor.

TTB

‘Ek ödemeler**in dağıtımı adaletsiz’**

Meslek odası ayrıca bakanlığın belirlediği ek ödemelerin hastane yöneticilerinin inisiyatifine bırakıldığını, adaletsiz dağıtılmasına ya da hiç dağıtılmamasına sebep olduğunu kaydediyor.

Enfeksiyon zincirinin birinci basamakta kırılarak hastane yükünün hafifletilmesi gerektiğini söyleyen TTB, bugün yaptığı yazılı açıklama ile bakanlığa seslenerek bu yasakların sağlık çalışanlarını daha fazla tükettiğini belirtiyor:

Açıklamada, “Siz hastanelere yığılmalara, sağlık personelinin yorulmasına, tükenmişliğe sürüklenmesine sebep oldunuz. Şimdi yükümüz daha da arttı, sağlıkçıları dönüşümlü çalıştıracak şekilde gerektiğinde izin kullanmalarını teşvik edeceğinize, zorla çalıştırmaya kalkıyorsunuz” denildi.

TTB’den Prof. Dr. Kayıhan Pala, Türkiye’de salgın yönetiminde asıl gündemin ‘yasaklar’ değil, ciddi şekilde artan vaka sayılarına karşı hastanelerin yanıt verme kapasitesini artıracak önlemler olması gerektiğini düşünüyor.

Sağlık çalışanlarının büyük bir özveriyle çalışmaya devam ettiğini söyleyen Pala, Dünya Sağlık Örgütü’nün talebine karşın henüz Türkiye’de enfekte olan ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının bilgisinin dahi düzenli olarak paylaşılmadığını hatırlatıyor.

Sağlık çalışanlarına ilişkin bu verilerin bölgelere, illere ve hatta kurumlara göre açıklanması gerektiğini savunan Pala, bu veri ışığında zor geçeceği öngörülen altı aylık süreçte sağlık çalışanlarının korunabilmesi için çeşitli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguluyor.

Pala’ya göre sağlık çalışanlarını ilgilendiren sorunlar bunlarla sınırlı değil.

Covid-19’un hala sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmediğini aktaran Pala, çalışanların pandemi sürecinde dahi özlük haklarını almakta sorun yaşadığını ve bakanlık tarafından belirlenen ek ödemelerin dağıtımında adaletsizlik olduğunu, özel sektör ve üniversite hastanelerinde çalışan personellerin ek ödemelerde kapsam dışında tutulduğunu söylüyor.

TTB ve SES

Sağlık Bakanlığı, salgının başladığı Mart ayını takip eden ilk üç ayda sağlık personelinin izin, istifa ve emeklilik haklarını askıya almış, 1 Haziran itibariyle bu düzenlemeyi geri çekmişti.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Eş Başkanı Kubilay Yalçınkaya, düzenlemenin geri çekildiği 1 Haziran itibariyle sağlık çalışanları arasında görevden çekilme sayısının çok yoğun bir biçimde arttığını söylüyor.

Sahadan aldıkları bilgiye göre Türkiye genelinde vaka sayılarının çok ciddi bir biçimde yükseldiğini belirten Yalçınkaya, bu durumun sağlık çalışanları arasında kaygıya sebep olduğunu aktarıyor:

“Ankara’da da son bir haftalık dönemde geçen haftaya göre yüzde 25’lik vaka artışı var. Sağlık emekçileri de bir türlü alınamayan tedbirler neticesinde 1 Haziran’dan itibaren alandan çekilme yolunu tercih etmişti ve bu eğilim artarak devam ediyordu. Bakanlık bunu gördüğü için, bir nevi polisiye tedbirlerle, sağlık emekçilerinin anayasal haklarını zorla gasp ediyor.”

“Sağlık emekçileri arasında gözle görülür bir biçimde vaka artışı yaşanmaya başladı. Hatta sağlık emekçileri arasında vaka o kadar arttı ki aylık düzenlenmesi gereken nöbet çizelgeleri düzenlenemez oldu. Çünkü planlanıyordu ama o süreç içerisinde sağlık emekçileri enfekte olunca iptal oluyordu. Haftalık olarak düzenlenmeye başladı, hatta bazı yerlerde günlük, iki günlük nöbet çizelgeleri oluşturulmaya başladı.”

Yalçınkaya, Sağlık Bakanlığı’nın enfekte olan ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına karşı tutumunun sektörde hayal kırıklığına neden olduğunu söylüyor:

“On binlerce sağlık emekçisi enfekte oldu, 100’ün üzerinde vefat yaşandı. Bizim bakanlıktan beklentimiz bunların yaşanmasında sebeplerin bulunması ve tedbir alınmasıydı. Ancak Bakan sağlık emekçilerine adeta kan parası, sus payı verircesine tavandan ek ödeme vaadi ile bu istifaları engellemeye çalıştı.”

Kayıhan Pala, sağlık çalışanlarının haklarını askıya alan bu genelgenin Türkiye’de salgının giderek ciddileştiğinin bir göstergesi olduğunu söylüyor.

Buna karşın hala ‘gerçek’ vakaların açıklanmadığını belirten Pala, Dünya Sağlık Örgütü’nün de Türkiye’deki vakalara ilişkin eksik bilgilendirildiğini belirtiyor:

“Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki meslektaşlarımızdan bize ulaşan bilgiler, bu hafta itibariyle sağlık sisteminin yanıt verme kapasitesiyle ilgili sıkıntılı bir sürece girdiğini gösteriyor. Hem yatak ve yoğun bakım yatakları hem de sağlık çalışanlarının enfekte olmalarından kaynaklanan sıkıntılar bağlamında son bir hafta çok ciddi problemler olduğu anlaşılıyor.”

“DSÖ bir kişinin PCR testi pozitif çıkmışsa, klinik ve semptom durumuna bakılmaksızın bu kişi doğrulanmış olgudur diyor. Sağlık Bakanı ise her gün ‘hasta’ sayısı açıkladığını, PCR pozitif olguların tamamını bildirmediğini söyledi. Ama Türkiye’nin DSÖ’ye bildirdiği ve ‘sadece hasta’ sayısını belirten bu sayı, DSÖ’nün veri tabanında doğrulanmış olgu olarak gözüküyor. Bu, tüm karşılaştırmaları ve uluslararası istatistikleri de etkileyecek bir durum.”

Popüler Doktorlar

0 5 üzerinden

Aile Danışmanı Hande Kuşçu Sarıca

0 5 üzerinden

Aile Danışmanı Elif Nazlı Polat

0 5 üzerinden

Dr. Murat Ardıç

Related Articles