Beykent Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Bilal Çuğlan, 29 Eylül Dünya Kalp Günü nedeniyle, kalp hastalıklarının Covid-19 ile ilişkisine dair bilgi aktardı.
Dünyada ve ülkemizde en fazla ölüme sebep olan ve yaşam kalitesini düşüren kalp ve damar hastalıklarının önlenebilir nitelikte olduğu konusunda toplumsal farkındalığı artırmak için Dünya Kalp Federasyonu tarafından 2000 yılından bu yana her yıl 29 Eylül günü ”Dünya Kalp Günü” olarak kabul edilmiştir ve bu amaçla çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
Kalp ve damar hastalıklarının, ülkemizdeki ölümlerin yaklaşık %40’ını oluşturduğunu hatırlatan Dr. Çuğlan, ”Ayrıca, ülkemizde diğer Avrupa ülkelerine oranla kalp krizi daha sık yaşanmaktadır ve bunların yarısından fazlası ise hastaneye ulaşamadan hayatını kaybetmektedir. Her yıl dünyada 17.5 milyon insan kalp damar hastalıklarından dolayı hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise 2019 TÜİK verilerine göre, yaklaşık 160.000 kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmiştir.” bilgisini paylaştı.
En etkili yöntem: Birincil koruma Kardiyoloji Uzmanı Dr. Bilal Çuğlan, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümleri azaltmanın ilk ve en etkin adımının birincil koruma olduğunu söyledi.
Dr. Çuğlan, birincil koruma yöntemlerini şu sözlerle açıkladı: ”Birincil koruma olarak; sağlıklı ve dengeli beslenme, tütün ve alkol kullanımının azaltılması ve yeterli düzeyde fiziksel aktivite gibi yaşam tarzı değişikliklerinin yanında diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların kontrol altında tutulmasıyla kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin büyük oranda önlenebileceği saptanmıştır. Kardiyovasküler risk faktörlerinin kontrolü için özellikle 40 yaş üstü bireylerde kardiyovasküler riskin hesaplanması ve bununla birlikte beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kalp damar hastalıklarının gelişimi veya ilerlemesi azaltılabilir. Ayrıca, tütün kullanımı, kalp damar hastalıklarının gelişiminde çok ciddi rol almaktadır. Kalp damar hastalıklarından korunmak, çocukluk çağından başlanarak yapılan sağlıklı beslenme ve düzenli hayat tarzı değişikliklerini benimsenmesi ile sağlanabilir. Özellikle; beslenme olarak Akdeniz mutfağının seçilmesi kalp açısından en sağlıklı beslenme şeklidir. Sağlıklı beslenme olarak; deniz ürünleri, badem, fındık gibi kuruyemişler, işlenmemiş tahıllar ve az yağlı süt ürünlerinden zengin, doymuş yağ oranı yüksek hazır gıdalar, kırmızı et, kızartma, şekerli ve unlu besinlerden fakir bir diyet tercih edilmelidir” dedi.
Dünya Kalp Günü için her yıl farklı bir tema kullanıldığını ve bu yılın temasının Covid-19 pandemisi üzerinden belirlendiğini ifade eden Çuğlan, ”Tüm dünyada yaklaşık 1 milyon ölüme neden olan ve milyonlarca insanda sekel bırakan koronavirüsün önemli hasar bölgelerinden biri de kalp tutulumudur. Bu hastalık seyrinde sürekli akciğer bulguları ön planda olmasına rağmen, çoğu hastada kalp hastalıkları da sık görülmektedir. Koronavirüsün, kalp zarı iltihabı, kalp kası hasarı, kalp krizi, kalp yetmezliği, ritm bozukluğu ve ani kardiyak ölüm gibi pek çok kalp rahatsızlığına neden olduğu saptanmıştır. Koronavirüs enfeksiyonu geçiren hastaların yaklaşık %20’sinde en az bir kardiyak problem tespit edilmiştir. Ayrıca, Covid-19 enfeksiyonu geçiren hastaların yaklaşık dörtte biri kalp krizi veya kalp yetmezliği semptomları ile hastaneye başvurmuşlardır. Kalp kası hasarı gelişen hastalarda daha sonra ritm bozuklukları ve kalp yetmezliği gelişebilmektedir. Bu hastalarda, virüs enfeksiyonuna bağlı oluşan hipoksi, inflamatuar stres ve metabolik anormalliklere bağlı olarak hastaneye yatırılan hastaların yaklaşık %20’sinde, yoğun bakıma alınan hastaların ise yaklaşık yarısında aritmiler gelişmiştir. Bununla birlikte, daha önce kalp krizi geçirmiş olanlar ile kalp yetmezliği mevcut olan hastalar Covid-19 enfeksiyonunu daha ağır ve ciddi olarak yaşamaktadırlar. Ayrıca; atletlerde bu komplikasyonlar fark edilmediğinde, ağır spor sırasında kalp krizi gelişebilmektedir.” diye konuştu.
Çuğlan, Covid-19 enfeksiyonu geçiren hastaların çoğunda kalp hasarı bulgusu tespit edildiğini ve bu hasarlardan korunmak için alınan önlemlere, kalp hastalığı bulunan hastaların daha sıkı uymaları gerektiğini şu sözlerle aktardı: ”Bu süreçte, kronik kalp hastalarının ilaçlarını düzenli alması ve doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle değişiklik yapmamaları gerekmektedir. Özellikle; Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli vurgulanan 14 kurala mutlaka uyulmalıdır. Maske, mesafe ve hijyen ile bu süreçte kendimizi korumalıyız. Koronavirüs için aşı veya tedavi bulunana kadar, tüm önlemleri alarak aynı zamanda kalp sağlığımıza da korumuş olacağız. Kalp hastalıklarının gittikçe arttığı bir dünyada, doğru risk yönetimi ve alınacak önlemlerle bu artışı azaltabiliriz. Kalp hastalıkları için oluşan risk faktörlerini yaşam tarzı değişikliği, beslenme alışkanlıklarının değişikliği ve salgın sürecinde korunma ile azaltabiliriz ve kalp sağlığımızı daha iyi koruyabiliriz. Kendimizi korumak aynı zamanda kalbimizi ve sevdiklerimizi de korumaktır.”
(İHA)